TCMB NDF kararı aldığını duyurdu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmalara karşı yeni bir hamle gerçekleştirdi. Kurum, Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemleri, yani NDF (Non-Deliverable Forward) kontratlarının devreye alındığını resmi sosyal medya hesapları üzerinden duyurdu.
Bu adım, piyasaların kırılgan seyrettiği bir dönemde geldi. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından, döviz piyasalarında yaşanan sert hareketlilik dikkat çekmişti. Merkez Bankası’nın bu hamlesi, piyasa istikrarını sağlamaya yönelik bir önlem olarak değerlendiriliyor.
NDF Nedir ve Ne İşe Yarar?
TCMB’nin bilgilendirici videosunda yer verilen açıklamalara göre NDF, fiziki döviz teslimi yapılmadan kur farkının Türk Lirası cinsinden ödendiği bir vadeli işlem türü. Bu finansal enstrüman sayesinde ihracatçı, ithalatçı ve kur riski taşıyan şirketler, ileri tarihli döviz işlemlerinde kur dalgalanmalarına karşı kendilerini koruma altına alabiliyor.
Örneğin, bir şirketin bir ay sonra 1 milyon dolar ödeme yükümlülüğü varsa ve kur riskinden kaçınmak istiyorsa, bugün belirli bir kur üzerinden NDF sözleşmesi yapabiliyor. Böylece dövizi fiziksel olarak almak zorunda kalmadan kur farkına karşı kendini güvenceye almış oluyor.
Kur Farkı Nasıl İşliyor?
Merkez Bankası’nın örnekle anlattığı senaryoya göre, işlem tarihinde dolar kuru 35 TL, vadeli kur ise 36 TL olarak kabul ediliyor. Vade sonunda eğer piyasa kuru 36,5 TL olursa, bu durumda oluşan 50 kuruşluk fark, yani toplamda 500 bin TL, TCMB tarafından şirkete ödeniyor. Tersi durumda, yani kur 35,5 TL’ye düşerse, bu sefer 500 bin TL fark şirket tarafından Merkez Bankası’na ödeniyor.
Kur sözleşmede belirlenen seviye ile birebir aynı gerçekleşirse, herhangi bir para transferi yapılmıyor. Bu yönüyle NDF, şirketlere döviz alımı yapmadan kur dalgalanmasına karşı bir koruma sunuyor.
Ekonomik Dengeler İçin Stratejik Hamle
TCMB’nin NDF hamlesi, sadece kur riskine karşı bir finansal koruma mekanizması değil, aynı zamanda piyasalara verilen bir güven mesajı niteliği de taşıyor. Son dönemde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerin döviz üzerinde oluşturduğu baskının hafifletilmesi, likiditenin korunması ve beklentilerin yönetilmesi açısından bu tür araçların devreye alınması önem arz ediyor.
Merkez Bankası’nın bu adımı, hem finansal kurumlara hem de reel sektöre daha öngörülebilir bir kur ortamı sunmayı hedefliyor.
